Japonya’dan ölümcül adım: Atom bombasından ve Pandemiden daha kötü!
Nagasaki Üniversitesi’nde ölümcül virüsler üzerinde çalışılması planlanan laboratuvarın Japonya’da yeni bir salgın korkusunu körüklediği bildirildi.
Resmi teminatlara karşın mahalle sakinleri ve internet kullanıcıları muhtemel bir aksiliğin yıkıcı tesirlerinden kaygı duyuyor ve bunu ‘atom bombası atılmasından ve Pandemiden daha kötü’ olarak nitelendiriyor.
Ebola, Marburg yahut Lasa üzere ölümcül virüsler üzerinde çalışan bir laboratuvarla ilgili haberler, Çin’in Wuhan kentindeki Viroloji Enstitüsü’nden sızıntı sonucu başladığı argüman edilen koronavirüs pandemisini hatırlatıyor.
Çin Bilimler Akademisi’ne bağlı bir araştırma üniversitesi olan ve dünyayı ölümcül virüslere karşı derinlemesine inceleyerek hazırlayan bu laboratuvarın, birkaç yıl evvel insanlık tarihinin en öldürücü virüslerinden birinin ortaya çıkmasından sorumlu olduğu sav edildi.
JAPONYA NEDEN BU TÜRLÜ BİR LABORATUVAR İSTİYOR?
Bu cins ölümcül virüsleri inceleyen laboratuvarlar, koronavirüse karşı müdahalenin çerçevesinin çizilmesinde kritik değere sahipti ve aşıların tasarlanmasına ve ön testlerinin yapılmasına yardımcı oldu.
COVID-19 salgını sırasında Japonya, kâfi tesise sahip olmadığı ve büsbütün ithalata bağımlı olduğu için bilimsel katkılarda yetersiz kaldı. South China Morning Post (SCMP) tarafından yayınlanan bir habere nazaran, şu anda Tokyo’nun batısında bulunan Ulusal Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü, bulaşıcı casusların kaçmasını yahut çalışana ve etrafa bulaşmasını önlemeye yönelik önlemler içeren bir biyogüvenlik seviyesi-4 (BSL-4) tesisi ile donatılmıştır. 2018 yılında enstitü, araştırma emeliyle Ebola ve öbür ölümcül virüsleri ithal etmek için onay müracaatında bulundu.
Ancak bu karar kamuoyunda büyük reaksiyonla karşılandı. 15 yıllık bir gecikmenin akabinde Nagasaki Üniversitesi’nde de emsal bir BSL-4 tesisi kuruldu. Her ne kadar tesis deneme evresinde olsa ve ölümcül bulaşıcı casuslar üzerinde çalışılmasa da, potansiyel sızıntı korkusu vatandaşlar ortasında paniğe yol açtı.
PANDEMİDEN DAHA KÖTÜ
Uzmanlar basına yaptıkları açıklamada, Nagasaki Üniversitesi’ne BSL-4 tesisi kurulması kararının, kuruluşun bulaşıcı hastalıklar konusundaki araştırma tecrübesine dayandığını belirttiler.
Yetkililere nazaran, üzerinde çalışılması planlanan virüsler beşerden beşere temas yoluyla yayılıyor ve havalandırma deliklerinden laboratuvar dışına sızmış olsalar bile bir halk sıhhati sorunu riski taşımıyorlar. Tesisten çıkan tüm havanın filtrelenmesinin yanı sıra, araştırmacılar ve devlet kurumları da araştırmalarının gerisindeki bilimi ve aksilikleri önlemek için nasıl tedbirler alındığını açıklamaya çalışıyorlar.
Ancak Japonya’da hükümetin verdiği teminatlara duyulan inanç hala düşük. Ülke hala, birbirini izleyen hükümetlerin aygıtın güvenliği konusunda kelam verdiği ve büyük bir kazayı ‘düşünülemez’ olarak nitelendirdiği 2011 Fukuşima felaketinin yaralarını sarmaya devam ediyor. Nagasaki’deki laboratuvara karşı çıkan sıradan halkın yanı sıra sanatkarlar da görüşlerini lisana getirdi.
Manga sanatkarı Mayumi Kurata, hükümetin Wuhan gibisi bir olayın yeni tesiste tekrarlanmayacağını nasıl garanti edebileceğini sorguladı. Ayrıyeten hükümeti sıradan insanların kaygılarını dinlemeye çağırdı.
İnternetteki bildiri panolarında tesisin inşası ve bir aksilik durumunda ortaya çıkacak risk, atom bombası atılmasından daha ölümcül olarak nitelendirildi. SCMP’nin haberine nazaran kimileri da, şayet tesis inançlı olsaydı, Başbakan’ın ya da Tokyo Belediye Lideri’nin konutunun yanına inşa edilmesi gerektiğini söyleyerek hükümetin tavrını eleştirdi.
