Asırlık nüshalar Yunus Emre’nin mirasını günümüze taşıyor
Türk lisanının ve edebiyatının büyük kıymetlerinden Yunus Emre’nin en eski tarihli yapıtları Bakan Ersoy’un katılımıyla düzenlenen “Risaletü’n – Nushiyye ve Divan Eseri” lansmanıyla müzenin Türk Ocağı Salonu’nda tanıtıldı.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, toplantıda yaptığı konuşmada, yakın vakitte gün yüzüne çıkarılan bu değerli nüshaların sadece edebi birer eser değil, tıpkı vakitte medeniyetimizin düşünce dünyasının hatırlanması ve yaşatılması manasına geldiğini vurguladı.
“YUNUS EMRE, GÖNÜLLERE IŞIK SAÇAN BİR BİLGEDİR”
Bakan Ersoy konuşmasında Yunus Emre’yi, Anadolu’nun bağrından çıkan, aşk ve hikmetle yoğrulmuş bir şair olarak niteledi.
Yunus’un dizelerinde yalnızca sözlerin değil, ilahi aşkın coşkusu, insan sevgisinin derinliği ve tasavvufun engin bilgeliğinin yankılandığını belirten Ersoy, “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus’un, insanlığa barış ve müsamahanın en güçlü davetini yaptığını söyledi.
Yunus Emre’nin sade lisanıyla halkın gönlünde taht kurduğunu söz eden Bakan Ersoy, onun kelimeleriyle gönülleri ilmek ilmek işleyen bir kelam ustası ve çağlar ötesinden seslenen bir bilge olduğunu lisana getirdi.
“YUNUS’UN BARIŞ İLETİSİ EVRENSELDİR”
Konuşmasında Yunus Emre’nin barış elçiliğine de dikkat çeken Bakan Ersoy, sevgiyle yoğrulmuş kelamların bugünün dünyasında barışa en çok muhtaçlık duyulan çağda bizlere rehberlik ettiğini vurguladı.
“‘Yaratılanı beğenilen gör, Yaradan’dan ötürü’ anlayışı, lisan, din, ırk ayrımı gözetmeden tüm insanları kucaklayan üniversal bir davettir.” dedi.
Bu davete kulak verenlerin kin ve nefretin karanlığından sıyrılıp sevgi ve müsamahanın aydınlığına yürüdüğünü belirten Ersoy, Yunus’un iletilerinin dünya barışının temel taşlarından biri olarak görülmesi gerektiğini tabir etti.
“1492 TARİHLİ EN ESKİ NÜSHA BİRİNCİ DEFA TANITILDI”
Tanıtımı yapılan iki ciltlik yapıtın, Yunus Emre Külliyatı Yayın Kurulu Heyeti’nin danışmanlığıyla hazırlandığını belirten Ersoy, bu çalışmanın akademik dünya ve kültürel miras açısından büyük bir kazanım olduğunu söyledi.
Eserin, 1492 yılında Kahire’de yazılmış, bilinen en eski Yunus Emre nüshası olduğuna dikkat çekildi. Vahitpaşa Yazma Eserler Kütüphanesi tarafından envantere kaydedilen nüshada Yunus’un tasavvufi mesnevisi Risâletü’n-Nushiyye ve 200’ü aşkın şiir yer alıyor.
“TÜRKÇENİN BİLLURLAŞMIŞ SESİ”
Eserin sırf edebi değil, dilsel ve tarihi açıdan da büyük değer taşıdığını belirten Bakan Ersoy, Oğuz Türkçesi’nin Anadolu dışında da yazılıp okunduğuna dair güçlü bir delil sunduğunu tabir etti.
Prof. Dr. Orhan Kemâl Tavukçuoğlu’nun dört yıllık emeğiyle hazırlanan bu nüshanın, Yunus’un hayatına dair belirsizlikleri aydınlatan yeni tezler içerdiğini de ekledi. Yapıtın sonunda yer alan, şiirlerin tüm söz dağarcığını kapsayan kelamlık sayesinde Yunus Emre’nin fikir dünyasının daha anlaşılır hale geldiği vurgulandı.
“Yûnus demek; Türkçenin ve Türk kültürünün billurlaşmış en seçkin örneği; çağdaş beşerler için bir rehber demektir.” dedi.
“BU ESER GEÇMİŞİN DEĞİL, GELECEĞİN DE MEŞALESİ”
Bakan Ersoy, alanında yetkin bilim insanlarının katkısıyla hazırlanan bu çalışmanın, mevzuyla ilgilenen herkes için derinlemesine bir kaynak sunduğunu belirtti.
“Bu eserler yalnızca geçmişimizi değil, geleceğimizi de aydınlatan birer meşaledir. Zira Yunus Emre sadece bir şair değil; Anadolu’nun gönül rehberi, insanlığa ışık tutan bir bilgedir.” dedi.
Tanıtımın sonunda emeği geçen akademisyenlere, araştırmacılara ve yayın şurasına teşekkür eden Ersoy, bu değerli çalışmaların devamının da geleceğini müjdeledi.
“Yunus Emre’nin lisanını, sevgisini, müsamahasını yaşatmaya; onu sadece bir edebi şahsiyet değil, bir medeniyet rehberi olarak görmeye devam edeceğiz.” diyerek konuşmasını tamamladı.
