Cevdet Yılmaz’dan önemli açıklamalar
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamasından satır başları;
Hiçbir demokraside legal dışında bir şeyler yapmanın ayrıcalığı yok. Hiç kimsenin cürüm sürece özgürlüğü yok. Demokrasi ve hukuk devleti legal tabanlarda gerçekleşen süreçlerdir. Muhalefet her fikrini legal tabanda söz edebilir. Kamu nizamını bozmadan şiddete yönelmeden, cürüm olarak tarih edilen aksiyonlara girmeden her türlü demokratik tabir gerçekleştirilebilir. Lakin demokrasi dışı hareketleri hoş kavramlarla övmeye çalışmak yanlışsız bir yaklaşım değildir. Hangi görüşten olursa olsun ben halkımızın bunu tasvip etmediğini düşünüyorum. Söz hürriyeti bir diğerine küfretme hürriyeti değildir.
Soruşturmayı siyasi alana çekiyorlar. Yolsuzluk suçlamalarına hukuksal çürütme yapmıyorlar.
İfade hürriyeti en karşıt fikirleri bile demokratik standartlar içinde ortaya koyabilmek. Lakin karşınızdaki beşere ziyan veriyorsanız demokrasi sonlarını aşıyorsunuz demek. Ben Kırarım küfrederim deyip bunun bir karşılığı olmasın demek yanlışsız değil.
Bir ülkenin kalkınması ve yenilik yapması için söz hürriyeti olmazsa olmazdır. Lakin tabir hürriyeti hukukun hudutlarını aşma hürriyeti değildir.
Tutukluluk hali bağımsız yargının aşikâr standartlarda başvurduğu yol. Tutuklama bir insanın kesin kuşkulu olduğu manasına gelmiyor. Ancak yargı güçlü kanıtlar ve kanıt karartma ihtimali gördüğünde tutuklama başvurulan bir yol.
Geçmişte tutuklu sayısı daha fazlaydı. Bu oransal olarak azaldı. Hukukun bir kadro ölçütleri var. Türkiye bir hukuk devleti. Kimsenin hata sürece özgürlüğü olmadığı üzere herkesin hakkını arama özgürlüğü var.
Türkiye memleketler arası hukukun da bir modülü.
“SORUŞTURMAYI SİYASİ ALANA ÇEKİYORLAR”
Bir kademede verilen kararı beğenmiyorsanız diğer sistemlerle çözebilirsiniz. Bir yolsuzluk savı var bir soruşturma var. Hiç bir argümana karşılık vermem büsbütün siyasi alana çekerim diye bir anlayış var. Hukuksal argümanlara güvenmiyorsunuz ki olayı siyasi alana çekiyorsunuz.
Yolsuzluk soruşturmaları hakkında diyorum. Bir tez varsa yapmanız gereken bu argümanları hukuksal olarak çürütmeye çalışmaktır. Bunun yerine hiçbir soruya yanıt vermem demek ve hukuk üzeri bir varlık üzere kendini ortaya koymak yanlışsız bir yaklaşım değildir.
“Ben haklıyım ben hukukun üzerindeyim” demek hukuk devletine yakışmayan bir haldir.
Hukukta da her alanda olduğu üzere yanlışlar olabilir eksikler olabilir. Niçin ıslahatlar yapıyoruz? Eksikler var diye yapıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın beyan ettiği bir ıslahat bir strateji dokümanı var. Herkes hukuk çerçevesinde hakkını aramak zorundadır.
MAHİR POLAT’IN DURUMU
Tüm tutuklular devletimize emanettir. Devlet kurumlarına düşen insanların sıhhatini korumaktır. Becerikli Polat konusunda hastaneye sevki oluyor. Akabinde bu şikayetler devam ettiği için İsimli Tıp’a müracaat kelam konusu. İsimli Tıp uzman kurum. Onun kararı neyse o istikamette de süreç yapılacaktır. İşlediği cürüm ne olursa olsun hapishanede olanlar devletimize ve hukuka emanettir. Hiç kimsenin bir telaşı olmasın.
Esas olan özgürlüklerdir. Özgürlüklerle birlikte sorumluluklar da var. Sorumluluk tarafını görmeyip özgürlük tarafına baktığınız vakit diğerine ziyan verme noktasına girmektedir. Kıymetli olan herkesin özgür olması lakin birbirimizin hukukuna riayet etmemizdir.
Sokağı terörize etmek de gençlerimizi sevk etmek ve onları yönlendirmek hakikat değil. Demokratik haklar elbette kullanılır. Gidersiniz müsaade alırsınız bu tartışma konusu değil. Seyahat olaylarında bunu yaşadık. Vandallıklar yapıldı esnafımıza ziyan verildi. İnsanlara küfredildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın annesine alenen küfredildi. Bunlar hiçbir biçimde tasvip edilemez. Çocuklarımızı bu türlü ortamlara sevk edip timsah göz yaşları dökenleri tasvip etmiyorum.
Bizim parti olarak dünyanın en büyük gençlik tertiplerinden birine sahibiz. Her türlü ortamda gençlerin siyasete katılmasını istiyoruz. Hiçbir gencimizin sokak terörüne kurban edilmesini istemiyoruz.
Finansal piyasalarda belirli bir etkilenme oldu sonra yavaş yavaş duruldu. Cumhurbaşkanımızı ve iktisat idaresi muhakkak bildirileri verdi. Piyasalar durulmuş oldu.
Ekonomide kıymetli olan temellerdir. Bütçe açığınız hangi noktada, rezervler güçlü mü, bütün bunlara baktığımızda cari açığımız makul düzeylerde. Bütçemiz zelzele harcamalarına karşın denetim altında. Rezervimiz kâfi yerinde.
Kısa vadeli tesirlerin abartılmaması gerektiğine inanıyorum. Kısa vadeli bu etkiyi bir yıla yararak abartı hesaplar yapılıyor. Bir ölçü kurda hareketlilik oldu. Dış ticaret bakımından götürüsü kadar getirisi de var.
Programlar her vakit olumlu yahut olumsuz. Petrol fiyatları düştü. Bu bizim planlarımızı olumlu etkileyecek. Yanlışsız bir programınız varsa istikameti yanlışsız ise bu türlü durumlar her vakit olur.
Programınıza sonuna kadar bağlıyız. Kararlı bir biçimde uygulamaya devam edeceğiz. Ana amaçlarımızda farklılık yok. Gerektiğinde ilave adımlar her vakit düşünülebilir.
Yaşanan hadiseler iç gelişmelerle açıklanmamalı dış gelişmeler de var.
“CHP’DEKİ ARBEDE TOPLUMSAL TANSİYONA DÖNDÜ”
Boykottan etkilenme kelam konusu değil. Boykotun tutmadığını söyleyebiliriz. Baştan beri yanlış bir çağrı. Ana muhalefet partisi iktisada ziyan vermiş durumda. Boykot ettiğiniz 85 milyonun iktisadı. Esnaf dediğiniz yalnızca AK Partili değil. Boykot daveti son derece yanlış siyasetçi bunu yapamaz. Sorumlu bir siyasetçi ülkenin yerli firmalarını gaye gösteremez. Bunu yapıyorsa toplumla hengame ediyordur. İş dünyasından önemli yansılar geldi. Bırakın iş sahiplerini ekmeğini kazananlar var orda. Bu tıp davetler ayrıştırıcı davetler. Bir vakitlerin bu yeşil sermaye tartışmalarına götürür, toplumu kutuplaştırmaya ayrıştırmaya hiç kimsenin hakkı yok.
Bütün ulusal sermaye kümeleri bizim varlığımızdır. İhracat yapan hizmet üreten kuruluşlardır. Bunları gaye alıyorsanız siz toplumla çaba ediyorsunuz demektir. Muhalefet toplumla, ekonomi ile hengame eder durumdalar. Burada toplumun prestij edeceğine ihtimal vermiyorum. İnsanımız aklıselimdir. Muhalefet partisi içerisindeki iç çekişmelerin bir yansıması. Yarın kurultay var. Herkes ana muhalefet partisinde en sert siyaset yapma yarışına girmiş durumda. CHP içindeki hengame toplumsal tansiyona dönüşmüş durumda. CHP içi hengameyi toplumsal bir hengameye dönüştürmeye çalışıyorlar.
Gereksiz polemikleri toplumu kutuplaştırıcı sorunları bir kenara bırakıp toplumun geleceğine sahip çıkmak durumuzdayız.
“REZERVLER BUHARLAŞTI ARGÜMANI YANLIŞ”
Şu anda baktığımız vakit Merkez’in rezervleri kâfi düzeyde. Merkez Bankası rezervlerini kullandığı vakit bunlar buharlaşmıyor. Karşılığında bir TL alıyor. Yarın konjonktür farklı olduğunda bunu tekrar rezervde kullanmak durumunda.
Döviz rezervlerinin yüksek olması emniyet açısında yüksek olması kıymetli. Neden yabancılar çekindiler? Seyahat gibisi uzun vadeli kaos olur mu telaşı oluşturuldu. Güvenlik algısından karamsar sürece mi dönüşecek diye bir kaygı oluştu. Bunun bu türlü olmadığı kısa sürece görüştü. CHP kendi içinden geçici bir belediye başkanı seçti. Mekanizmaların işlediği görüldü.
CHP’ye kayyum atanacak üzere şeyler oluşturuldu onlar dağıldı.
CHP’nin kendi içinden beşerler yargıya gidip “burada şaibeli bir kongre var” dediler. Hukuksal süreç devam ediyor. Yargı kararını verecek. Yarın da kongre gerçekleşecek.
Demokrasilerde tartışmalar hiçbir vakit bitmez.
